AHLAK FELSEFESİ |
A- AHLÂK FELSEFESİNİN KONUSU
1- Felsefe Açısından Ahlâk (Etik)
2- Ahlâk Felsefesinin Temel Kavramları
3- Ahlâk Felsefesinin Temel Soruları
B- ETİK'İN PROBLEMATİĞİ VE YAKLAŞIMLAR
1- Kişi Vicdanı Karşısında Evrensel Ahlâk Ya-sasının Olup Olmadığı.
a) Evrensel Ahlâk Yasasının Varlığını Reddedenler
b) Evrensel Ahlâk Yasasının Varlığını Ka-bul Edenler
2- Evrensel Ahlâk Yasasını Belirleyen Özellikler
a) Sübjektif Özellikler
b) Objektif Özellikler
A- AHLÂK FELSEFESİNİN KONUSU
Ahlâk felsefesinin konusu, insanın iradesi ile gerçek-leştirdiği eylemlerdir. İnsanın yalnızca iradeli davra-nışları ahlak felsefesinin konusuna girer. İstenç dışı davranımlarla ahlak felsefesi ilgilenmez.
1- Felsefe Açısından Ahlâk (Etik)
Geniş anlamda ahlâk (moral), birey ve toplum tara-fından benimsenmiş, insan yaşamına yön veren ku-rallar topluluğudur
Felsefenin ahlâkı ele alan dalı olan Etik ise, insanın bireysel ve toplumsal yaşamındaki ahlaksal davra-nışları ile ilgili sorunları inceleyen felsefedir.
Moralite (Ahlâklılık) : Bir toplumda uyulması gereken kurallar bütünüdür. Toplumdan topluma, kültürden kültüre, zamandan zamana değişiklikler gösterir. Gö-receli ve özneldir. Bu anlamda” ahlak” değil “ahlaklar” vardır. Ahlak kuralları “iyi” ve “kötü” nün ne olduğunu bildiğini savlar ve buna göre iyinin yapılmasını kötü-nün yapılmamasını emreder. Yani kural koyucu (normatif) bir özellik gösterirler. Uyulmadığında yaptı-rımlara sahiptirler ve bireyleri kendisine uymaya zor-larlar.
Amoral (Ahlâk dışı) : Toplumda geçerli ahlak kural-larına uymayan davranışlar.
Antimoral (Ahlâka karşı): Her türlü ahlak kurallarına karşı çıkış demektir.
Etik: Varolan ahlak(moralite) üzerine düşünme, var olan ahlakı sorgulama etkinliğidir. İnsanın ahlaka iliş-kin davranışlarının doğurduğu sorunları ele alan fel-sefe dalıdır. Etik her zaman, her yerde ve her koşul altında geçerli olabilecek ahlak kuralları olup olmadı-ğını sorgular.”İyi” ve “kötü”nün ne olduğunu bir prob-lem olarak ele alır ve dolayısıyla “şunu yap”,” bunu yapma” biçiminde kurallar koymaz. Yani normatif de-ğildir. Ayrıca yaptırımlara da sahip değildirler. Kısa-cası “ahlak” bir toplumda kendisine uymaya zorlayan kurallar bütününü ifade ederken, “etik” var olan bu kuralları sorgulama etkinliğini ifade etmektedir.
2- Ahlâk Felsefesinin Temel Kavramları
Ahlâk felsefesi, inceleme ve araştırmalarını, bazı te-mel kavramlara dayandırmaktadır:
İYİ: İnsanın yapması gereken davranışlardır. Ahlakça değerli olandır.
KÖTÜ: İnsanın yapmaması gereken davranış-lardır.
ÖZGÜRLÜK: Bireyin salt kendi iradesi ile “iyi” ve “kötü” olan davranışlardan birisini seçebilme gücüdür.
ERDEM (FAZİLET): İnsanın eylemlerinde hep iyi olana yönelmesidir.
SORUMLULUK: Bireyin iyi ya da kötü olanı öz-gürce seçmesinin getirdiği sonuçlardır. İnsanın kendi eylemlerinin ya da yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesidir.
VİCDAN: Tutum ve eylemlerimizin ahlakça de-ğerli olup olmadığını yargılama bilincidir. Bir çeşit içsel mahkemedir. Bireyin iyi ya da kötü olanı seçmesini içsel bir muhasebeye tabi tutmasıdır.
AHLAK YASASI: Uyulması ahlak açısından ge-reken, genel-geçer kurallardır.
AHLAKİ KARAR: Ahlak kurallarına özgürce uymaktır.
AHLAKİ EYLEM: Ahlaka uygun davranışı ger-çekleştirmedir. Ahlaka uygun eylem davranış olarak dışa yansır. Eylemin dışa yansımayan yönü ise tu-tumdur.
Örneğin: Derse geç kalan bir öğrencinin. Öğret-mene gerekçeyi belirtirken doğruyu söylemesi iyi, yalan söylemesi kötüdür. Bu davranışlardan birini seçmesi özgürlük, doğruyu söylemesi erdemdir.
3- Ahlâk Felsefesinin Temel Soruları
Ahlaksal eylemin amacı nedir? İnsan ahlaksal ey-lemde bulunurken gerçeklen özgür müdür? Ahlâk yargılarının özelliği nedir? Kişi vicdanı karşısında ev-rensel ahlâk yasası var mıdır?
a) Ahlaksal Eylemin Amacı Nedir?
• Ahlaksal eylemin amacı, mutluluktur, ceva-bını veren düşünürler, mutluluğun ne olduğu konusunda değişik görüşlere sahiptirler.
Demokritos'a göre" mutluluk, insan isteklerinin sınır-lılığı, ölçülülüğü, eylemlerde uyum ve temizliktir.
Sokrates'e göre, bilgide temellenen erdemdir mutlu-luk.
Epikuros'a göre mutluluk, acıdan uzaklaşma ve hazza yaklaşmadır.
J.S.Mill ve E.Bentham'ın temsilcileri olduğu Utilita-rizm'e göre mutluluk yarara bağlıdır.
• Kant'a göre, ahlaksal eylemin amacı mutluluk değil, ahlâk yasasına uygun davranmak olma-lıdır. Çünkü, mutluluk sübjektif yani özneldir. Ödev ahlâkı ise herkes için aynıdır.
b) İnsan Ahlaksal Eylemde Bulunurken Özgür müdür?
Ahlâksal eylemin amacı sorusuna verilen cevaplarda, insanın eylemde bulunurken özgür olduğu kabul edilmektedir. Oysa insanın ahlâksal eylemde bulu-nurken özgür olup olmadığı konusunda farklı yakla-şımlar ortaya çıkmıştır. Bunlardan biri, İndeterminist (Gerekirci olmayan), diğeri Determinist (Gerekirci) yaklaşımdır.
• İndeterminist Yaklaşım, ahlaksal eylemde insan özgürdür düşüncesini savunur. Bunu doğrulamak için bazı kanıtlar ileri sürer:
Psikolojik Kanıt: İnsan bir eylemde bulunduğunda, bunu özgür olarak yaptığını, bir etki altında olmadığını hisseder.
Sosyolojik Kanıt: Bütün kurallar ve karşılıklı anlaş-malar, insanın özgür bir varlık olduğu varsayımına dayanır. Eğer insan eylemlerinde özgür olmasaydı, sosyal ilişkiler oluşmazdı.
Ahlâk Kanıtı: İnsanın gündelik hayattaki davranışla-rını belirleyen ahlâk ve eğitimle ilgili kuralların daya-nağı, insanın karar özgürlüğüdür. İnsan özgür olma-saydı, ona emir vermenin bir anlamı olmayacaktı.
Hukuk Kanıtı: Ceza hukuku, insanın yaptığı bir dav-ranışın sorumluluğunu taşıdığı ilkesinden hareket eder. Sorumluluk kavramı ise, insanın davranışlarında özgür olduğu düşüncesine dayanır. Çünkü, davra-nışlarında özgür olmayan insan, yaptıklarından so-rumlu tutulamaz.
• Determinist Yaklaşım, ahlâksal eylemde in-san özgür değildir, belli etmenler sonucu eylem oluşur düşüncesini savunur.
Psikolojik Kanıt: İnsan davranışta bulunurken, dış uyarıcılar, duygular ve bilinçaltı etkenlerin farkında değildir. Eylemi tümüyle özgür olarak gerçekleştirdi-ğini sanır.
Sosyolojik Kanıt: Toplumsal kurallar insan eylemle-rini, ilişkilerini düzenlemek için konur. Bu nedenle, kurallar ve yasalar insan kararlarını etkiler. Birey davranışta bulunurken, içinde yaşadığı toplumun ku-rallarını gözönünde bulundurur.
Ahlâk Kanıtı: Eğitim ve ahlâk ile ilgili kurallar, insanın kararlarını etkiler. Bunlara bağlılık, çoğu kez kendili-ğinden gerçekleşir.
Hukuk Kanıtı: Sorumluluk, insanın özgürlüğü dü-şüncesine dayanır gibi görünürse de, aynı zamanda insanın toplum içindeki bütün eylemlerini belirleyen bilinçtir. Bu nedenle, hukuk kuralları eylemlerimizi et-kiler.
Örneğin; alışveriş sırasında bir elbise alıyoruz. İnde-terminist yaklaşım bireyin hiçbir etki altında kalma-dan. Öyle istediği için elbiseyi aldığını; determinist yaklaşım ise, bireyin durumunu yönlendiren bilinçli ya da bilinçaltı etkenlerin varlığını savunur.
c) Ahlâk Yargılarının Özellikleri Nelerdir?
Ahlâk yargılarının bazı temel özellikleri şunlardır:
-Normatif yani kural koyucudur.
-Kişiden kişiye değişebilir.
-Toplumdan topluma değişebilir.
-Yaptırım gücüne sahiptir.
B- ETİK'İN PROBLEMATİĞİ VE YAKLAŞIMLAR
1- Kişi Vicdanı Karşısında Evrensel Ahlâk Yasası-nın Olup Olmadığı
Evrensel Ahlâk Yasası: Herkes için aynı geçerliğe sahip kurallardır.
a) Evrensel Ahlâk Yasasının Varlığını Reddeden-ler:
Haz Ahlâkı (Hedonizm): Kurucusu Aristippos'a göre haz veren şey iyi, vermeyen kötüdür. Haz, kendi ba-şına bir amaçtır ve insan sadece kendi yaşadığı hazzı bilebilir. Başkalarının hazzını, geçmiş ve gelecekteki hazları bilemez. Bu nedenle, herkes için geçerli ev-rensel ahlâk yasası yoktur.
Fayda Ahlâkı: Bireye yarar sağlayan davranış iyi, sağlamayan kötüdür düşüncesi savunulduğu için, yararlı olan insana göre değişir. Yani evrensel bir ahlâk yasası yoktur.
Bencilik (Egoizm): Genel anlamı ile kendine düş-künlük, kendi çıkarını düşünmedir. Özel anlamı ise, insanın yalnız kendisine uygun olanı, iyinin ölçütü sayan öğretidir. Bu yaklaşıma göre de evrensel ahlâk yasası yoktur.
Anarşizm: Temsilcisi M.Stiner'e (Şitiner) göre bütün ahlaksal değerler, bir takım soyutlamalar, hayaller ve saplantılardan ibarettir. İyinin de kötünün de tek ba-şına anlamı yoktur. Bu nedenle, evrensel ahlâk yasası olamaz.
F.Nietzsche (Niçe): Var olan bütün ahlâk değerlerine karşı çıkıp, dışında kalmaya çalışmış düşünürdür. "İnsanüstü" kavramını ileri sürer ve bunu insanlığın amacı olarak görür. O'na göre insan doğasına yara-şan; güçlü, korkusuz, acımasız olmaktır, yaratıcılığa yönelmektir. İnsana iyinin ve kötünün ne olduğunu açıklayacak ve kabul ettirecek üstün otorite yoktur artık. İnsan yapayalnızdır ve yaşamın anlamını, de-ğerlerini özgürlük içinde yeni baştan yaratmak zo-rundadır.
J.P.Sartre (Sartır) (Existansiyalizm: Varoluşçuluk): İnsanın kendi varoluşunu ancak özgürce davranarak gerçekleştirebileceğini savunur. Ancak, bu Özgürlük sınırsız olmayıp, sorumluluk ile belirlenmiştir. Özgür-lük kişiye göre değiştiğinden evrensel ahlâk yasası yoktur.
c) Evrensel Ahlâk Yasasının Varlığını Kabul Edenler
Ahlâk Yasasını Öznel (Sübjektif) Temelde Açıkla-yanlar:
Bu düşünceyi savunanlara göre evrensel bir ahlak yasası vardır. Ancak bu yasa varlığını insandan, in-sanın özel dünyasından alır. İnsanın karşısına bir buyruk biçiminde çıkar. Dürüst ol, insanları sev,.... gibi.
J.Bentham (Utilitarizm) (Faydacılık): O'na göre in-san, doğası gereği hazza yaklaşıp, acıdan uzaklaş-mak ister. O halde yararlı olan haz verendir. Burada geçici değil, sürekli haz söz konusudur. Sonunda ula-şılan ilke, "her eylemde olabildiğince çok insanın, olabildiğince çok yararı göz önüne alınmalıdır."
J.S.Mill : O'na göre de iyiyi kötüden ayırt eden, yarar anlayışıdır. Herkes kendi yararı ile, başkalarının yararı arasında uyum kurmalıdır." O halde, yalnız tek insan için değil, herkes için yararlı (iyi) olanın gerçekleşti-rilmesi gerekir" ilkesine ulaşmıştır.
H.Bergson (Intüisyonizm: Sezgicilik) : O'na göre insan iyi ve kötüyü ancak sezgi ile kavrayabilir. Ulaş-tığı ilke "kendi sezgine uy ki, hem kendin hem de başkası için iyi olanı yapmış olasın."dır. Bir başka de-yimle; insan, sezgisine dayanarak hareket ederse iyi olanı yapmış olur, dolayısıyla herkes için iyi gerçek-leştirilir.
Ahlâk Yasasını Nesnel (Objektif) Temelde Açıkla-yanlar:
Bu düşünceyi savunanlara göre, evrensel ahlâk ya-sası, varlığını insanın dışındaki bir temelden alır.
Platon: Platon'a göre "İyi ideasına" uygun olan dav-ranış iyi uygun olmayan kötüdür. İyi ideasının bilgi-sine ulaşan kişi, ahlâk yasasına da ulaşmış demektir. Bu yasa; insanın dışındadır, ona neyin yapılıp, neyin yapılamayacağını belirtir.
Farabî: O'na göre insan, Tanrı tarafından Peygamber aracılığı ile gönderilen bilgiye uygun davranışlarda bulunmalıdır. Bu bilgiye (kutsal kitaba) uygun davranış iyi, uygun olmayan kötüdür.
B. Spinoza: O'na göre, Evren ve Tanrı aynıdır. Bu nedenle, insan düzenli evren olan Kosmos'un doğa-sına kendisini bırakmalıdır. Bir başka anlatımla, Kosmos'un bilgisine ulaşarak, ona uygun davranışta bulunmalıdır.
I.Kant: O'na göre bütün insanlar için geçerliliği olan bir ahlâk yasası vardır; "Öyle hareket et ki, hareketle-rinin kuralı, aynı zamanda öbür insanların hare-ketleri için de bir ilke olabilsin." Bu yasaya uygun hareket etmek insan için bir ödevdir (ödev ahlâkı). Eylemlerimiz ahlâk yasasına uygun olmalıdır. İyi, salt yasaya uygun olandır.
Tek Tanrılı Dinlerin Ahlâk Yasasını Temellendir-meleri (Musevilik, Hristiyanlık, Müslümanlık) :
Dinlerin ortak yaklaşımı; "İnsanı, Tanrı yaratmıştır, bu nedenle nasıl davranacağını da Tanrı belir-ler'dir. Peygamber aracılığı ile ahlâk yasası bildiril-miştir. Yaratıcının hoşnutluğunu kazandıran eylem iyi, hoşnutsuzluğunu doğuran eylem, kötüdür.
Tasavvuf Düşüncesinde Ahlâk Yasasının Temel-lendirilmesi: Mevlânâ : O'na göre Tanrı, Evren'i ya-ratmıştır. Yaratanla yaratılan aynıdır (Vahdet-i vücûd düşüncesi). Bu nedenle yaratılanı sevmek, yaratanı sevmek demektir. Özellikle yaratılanın en şereflisi olan insanı sevmek gerekir. Yani iyi davranış, sevgi ile be-lirlenir.
Yunus Emre: O'na göre de Tanrı, varlıkları yaratmış-tır. Yaratanla yaratılan ayrıdır. İnsan, varlıklara "gönül gözü" ile bakmalıdır. Gönül gözü ile bakmak, yaratı-lana sevgiyle yaklaşmak demektir.
Hacı Bektaş Veli: Tasavvuf felsefesinin temeline di-ğerlerinde olduğu gibi sevgi kavramını koyduğunu şu ilkesinden anlıyoruz: "Bütün varlıkları severek hareket et ki, iyi olanı yapmış olasın."
2- Evrensel Ahlâk Yasasını Belirleyen Özellikler:
a) Ahlâkın Objektif Özelliği:
Her toplumda onur, adalet, sorumluluk, namus gibi genel olarak kabul edilen ortak değerlerin yanısıra, toplumsal yaşamı düzenleyen töre ve gelenekler var-dır. Bunlar toplumda kamu vicdanı olarak düşündü-ğümüz ortak anlayışı oluşturur. Kamu vicdanının de-netleyici gücü vardır ve toplumsal değer ile kurallara uygun olmayan davranışları etkiler. Örneğin: Askerlik ve vergi görevleri gibi.
b) Ahlâkın Sübjektif Özelliği:
İnsan bazı davranışların iyi, bazılarının kötü olduğunu kendiliğinden (vicdanına göre) düşünür. İyi olanları yapar, kötü olanları yapmaz. Bunun dışına çıktığında vicdanı rahatsız olur, pişmanlık duyar. Bu da ahlâkın bi-reye bağlı özellikleri olduğunu gösterir. Örneğin: Yoksul bir kişiye, zorunlu olmadığımız halde, yardım etmemiz gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bize Desteğinizi Yorum Yazarak İletebilirsiniz