"Asıl sorun, özgür bir toplumda mı yoksa bir çeşit kabullenilmiş
totalitarizm altında olayların merkezinden uzaklaştırılmış şaşkın sürü
olarak bir yerlere sürülen, dehşete düşürülen vatansever sloganları bas
bas bağıran, hayatları için sürekli korku duyan, huşu işe kendilerini
yok olmaktan kurtaran liderlere hayran olan; eğitimli sınıflarınsa bir
emirle uygun adıma geçerek kendilerinden beklenen sloganları tekrar
ettiği ve evinde değerlerini kaybederek gerileyen bir toplumda payımıza
düşeni mi yaşamak istediğimiz.
Bu bir seçimdir. Yüzleşmek zorunda olduğumuz bir seçim. Böylesi
soruların cevabı aslında büyük ölçüde senin benim gibi insanların
elinde."
Noam Chomsky
Medya Araçsallaşmış Bir İktidar mıdır ? |
İktidar, ayaklananmanın büyümesini önlemek için kendisine başkaldıran insanları, halkın geri kalanına kan emici yaratıklar olarak göstermek zorundadır. Kendini aklayabilmek için devamlı olarak yalanlar üretir ve bir beyin yıkama sistemi hâline gelen medya yoluyla insanları, kendisine başkaldıranların kötü olduğuna inandırır. Bu beyin yıkama, kitlelerin çocukların bile inanmayacağı kadar aptalca yalanlara inanmalarını sağlar.
İşte Hermes'in Laneti tam olarak burada başlar. Hermes, Yunan
mitolojisinde tüccarların, hırsızların ve kumarbazların koruyucusu,
tanrıların en kurnazıdır. Apollon'un ineklerini çalar ve cezalandırılmak
için Zeus'a götürüldüğünde bir kaplumbağa kabuğundan yaptığı gitarı
çalarak Zeus'u ve Apollon'u etkiler. Zeus, Hermes'i cezalandırmak yerine
ona bir çift kanatlı ayakkabı verir ve onu tanrıların habercisi yapar.
Hermes'in en önemli özelliği yalancılığıdır. Zeus, Pandora'yı yaratırken
yalan ve hile yetisini Hermes'ten istemiştir. Onun bir özelliği de
itaatkar ve hizmetkâr oluşudur. Olympos eğlencelerinde tanrılara hizmet
eder, onlar için odun keser, et pişirir ve bütün zamanını diğer
tanrılara hizmet etmekle geçirir.
Bugün medyanın büyük kısmı Hermes'i totem edinmiş gibi, onun geleneğini
devam ettiriyor. Eğer politeizm günümüz toplumunda yaygın olsaydı,
bugün herkesi provakatör ve terörist ilan eden penguen sever gazete ve
televizyonların habercileri, TRT binasının olduğu yere Hermes'in
tapınağını inşa eder heykelleri etrafında dönüp onun sunağında kurban
keserlerdi. Hermes artık bir tanrı değil, mitoloji kitaplarında kalmış
bir figürken bile onun geleneğine bu kadar sadık kalmaları bunu
düşündürüyor. Tıpkı Hermes gibi bütün varlıklarını yalan ve hile üzerine
kurup, egemenlerin sofrasında onlara hizmet ediyorlar.
Medyanın manüpilasyonuna maruz kalıyorken ve onun tarafından, ülkenin büyük bir kesimine "vandal, terörist, kan emici" olarak gösteriliyorken bu sistemi ve nasıl işlediğini iyi anlamamız lâzım.
Bugün medyanın görevi, halkı devletin politikalarına alıştırmak, hiç bir
insanın onaylamayacağı barbarlıklar devlet tarafından yapıldığında
meşru göstermek ve insanlara sorunlarını unutturup dikkatlerini başka
yerlere çekmektir. Diktatörlerin ve otoriter yönetimlerin, kolluk
kuvvetlerinde daha çok önem verdikleri bir şey varsa o da propaganda ve
bu propagandanın yayıldığı medyadır. Çünkü halkı kolluk kuvvetleriyle
tamamen sildirmek zahmetli ve kesin sonuç vermeyecek bir iştir, ancak
beyinlerini yıkayarak ve kendi yalanlarını mutlak doğruymuş gibi
benimseterek teslim almak, devleti güçlendirecek ve silahın elde
edemediği otoriteyi halkın üzerinde sağlayacaktır.
1937'de Pennysylvania'da Johnstown çelik işçileri büyük bir grev
yaptılar. 30lu yıllar boyunca ABD'deki işçi mücadeleleri sonuç vermeye
başlamış ve işçiler 1935 Wagner Yasası gibi kazanımlar elde
etmişlerdir. Doğal olarak bu durum sermayenin ve iktidarın pek hoşuna
gitmedi. Bu yüzden grev kırma yoluna gittiler, ancak şiddete başvurmak
işe yaramıyordu. Grevi kırmak için yapılması gereken şey propagandaydı
ve bu propagandanın amacı grevcilerin topluma zarar veren bozguncular
olduğuna inandırmaktı. Çünkü Amerika, işçi, işveren, ev hanımı ve bir
çok insanın bir arada yaşadığı uygar bir toplumdu ve kötü niyetli
bozguncular bu uyumu mahvetmeye çalışıyorlardı. Bu kara propaganda işe
yaradı ve bu yöntem bir daha sonra da "Mohawk Valley Yöntemi" olarak grevlerin kırılmasında kullanıldı.*
İşte bu yöntem, insanları kandırmanın en etkili yoludur. Sistem, insanlara çocukluktan itibaren benimsetilen bazı değerlerin
tehdit edildiğinden ve eğer bozguncu sürüsü ortadan kalkmazsa zarar
göreceğinden bahseder. Eğer işçiler grev yapıyorsa kutsal Amerika
tehlikededir. Eğer birileri Kürtçe konuşuyorsa atalarımızın kanıyla kurulmuş yüce Türk devleti tehlikededir.
Ne kadar farklı yerlerde kullanılırsa kullanılsın bu propagandanın özü
aynıdır: ortada insanların ortak çıkarlarını ve toz pembe sistemi tehdit
eden kötü niyetli insanlar vardır, bunlar mutlak huzurun sağlanması ve
değerlerin korunması için yok edilmelidir.
Düşünmeye üşenen ve sahip olduklarını kaybetme korkusunda olan
kitleler, bu yapay tehditlerden korkarak beyne sahip olarak doğmuş hiç
bir canlının inanmayacağı kadar ahmakça yalanlara inanmaya başlarlar.
Dünyayı saran bir Komünizm tehlikesi olduğu için Ronald Reagan ve onun
desteklediği El Salvador çeteleri kahramandır. Müslümanlar medeniyeti
tehdit ederken onların üstüne ordularını yollayan George Bush,
medeniyetin koruyucusudur. Almanları Çingenelerin ve Yahudilerin
zulmünde koruyan Adolf Hitler bir kahramandır. Kardeş kardeşi öldürürken
tanklarıyla ülke yönetimini ele geçirip binlerce insanı işkencelerde
öldüren Kenan Evren iyi biridir. Ulu bir önder ülkenin bütünlüğünü
korumak için Dersim'de katliam emri verir. Faiz lobisi, ülkenin
büyümesini çekemezken onun kışkırttığı çapulcularla mücadele eden Tayyip
Erdoğan bir kahramandır, binlerce insanı yaralayan, işkence eden, taciz
eden ve bazılarını öldüren polis ise cennetin kutsal koruyucularıdır.
Tüm bu kahramanlar, yüce insanlar binlerce insanın acı çekmesine sebep
olmuştur ancak ülkenin bütünlüğü ve medeniyetin tehlikelerde korunmas
yanında bunun lafını etmek yakışık almaz. Çünkü değerler uğruna
bazı fedakarlıklar gösterilmelidir. Sistemin ve onun medyasının bize
benimsettiği düşünce tam olarak budur. Hermes'in geleneğinde gelen medya
her zaman ezenin yanında olacak ve ezilenleri yok edilmesi gereken kötü
niyetli insanlar olarak gösterecektir.
Bugün medyanın ikiyüzlülüğüne tanık olunduğu hâlde, insanların eski
yalanlara inanmaya devam etmeleri ve kendilerini vandal olarak gösteren
medyanın on yıl önceki yalanlarını hâlâ benimsiyor olmaları da
trajikomik bir durumdur. Yaşadığımız ülkede kimse ABD'nin Irak'a baskı altındaki halkı kurtarmak için
gittiğine inanmazken, herkes okyanus ötesinde üretilen bu yalanın
farkındayken, Güneydoğu'daki sorunun sadece ihanet etmek için bomba
patlatan birkaç başı bozuğun meselesi olduğuna inanmak oldukça
popülerdir. İnsanlar bir yandan medyanın yalancılığına küfrederken,
diğer yandan bu yalancılığa inanmaya devam etmektedirler.
İşte kurtulunması gereken budur. Bilinmelidir ki, iktidar ve onun
medyası halka asla doğruyu söylemeyecek ve medya tıpkı Hermes gibi,
iktidarda olanlara ayırt etmeden hizmet edecektir.
*Noam Chomsky - Medya Denetimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bize Desteğinizi Yorum Yazarak İletebilirsiniz