iLK KÜRT FiLMi: ZERÊ |
1926
yılında çekilen Zerê ve 1933 yılında çekilen Yezidi Kürtler adlı
filmlerde kadın, namus, tutucu ve gerici güçler gibi konular işlenmiş,
1948 ve 1959 yıllarında çekilen Sovyet Ermenistanı Kürtleri ve
Ermenistan Kürtleri adlı filmlerde daha ziyade sosyalizmin kazanımları
ve Kürt-Ermeni dostluğu ön plana çıkartılmıştır. 1926-1959 yılları
arasında Ermenistan’da çekilen ve Kürtlerin yaşamını sergileyen bu dört
film, Kürtleri konu edinen ilk filmler olarak kabul ediliyor
Kürtleri, özellikle Kürt kadınlarını ve yaşamlarını ekranlara getiren ve ilk Kürt filmi olarak kabul edilen Zerê filmi
1926 yılında çekildi. (1) Film, Ermenistan Sineması’nın kurucusu kabul
edilen Hamo Beknazaryan (1892-1965) tarafından çekilmiştir.
Ermenistan’daki Kürt köylerinde çekimi yapılan filmin senaryosunu,
Ermeni harfleri temelinde ilk Kürt alfabesini hazırlayan Hakob Gazaryan
kaleme aldı. Kürtler arasında çok sevildiği için Lazo veya Apo diye adlandırılan yazarın Zerê’nin
Kaderi adlı öyküsü filmin senaryosuna temel oluşturdu. Birçok ünlü
Ermeni oyuncunun rol aldığı filmde; Zerê ve çoban Seydo arasında
başlayan bir aşk ilişkisi ve bundan rahatsız olan köyün ağası Temur Bey
etrafında gelişen olaylar anlatılır. Bundan yaklaşık olarak 80 yıl önce
çekimi yapılan bu film, Kürtleri konu edinen ilk film olarak tarihe
geçti. Hamo Beknazaryan 1968 yılında yayımlanan anılarında filmi çekmeye
başlamadan önce Kürt kültürünü ve yaşam biçimini incelemek zorunda
kaldığını belirtir. (2) Beknazaryan ayrıca çekimlerde Kürtlerden sıcak
bir ilgi ve büyük bir katkı gördüklerini belirtir.(3) Beknazaryan,
Kürtlerin kapılarını sonuna kadar film ekibine açtığını söyleyerek,
şunları kaydeder: "Kürtler
çok misafirperver insanlar. Biz Elegez dağlarında ilk gittiğimiz
sıralarda bize çok kıymet verdiler: Onlar misafirler için Allah’ın
misafiri derlerdi. Ve onları öyle kabul etmeliyiz ki Allah’ın da gönlünü
alalım derlerdi…” (4)
Zerê adlı film, Elegez dağı eteklerindeki Kürt köylerinde çekilmiştir. Film, Zerê adlı bir Kürt kızının yaşam ve sevdasını anlatır: "İki
sevdalı yürek, subaşında karşılaşırlar. Temur bey aralarına fesatlık
koymak ister. Çoban Seydo’ya dadanır. Zerê’den vazgeçmesi için çoban
Seydo’ya baskı yapar. Seydo kızar Temur Bey tabancasını çeker. Zerê
korkusuzca gelir ortalarında durur. Temur beyin akrabaları Zerê’yê
kaçırır ve düğün yaparlar. Temûr bey misafirlerin önünde Zerê’yî rezil
rüsva eder ve hoş olmayan sözler sarf eder. Artık Zerê namussuzdur.
Kürtlerin eski adetlerine göre Zerê’nin yüzüne is sürerler. Daha sonra
eşeğin sırtına bindirip köyün içinde gezdirirler. Köylüler ‘namussuz’
gelinin yüzüne tükürür onu lanetler, beddualar ederler. Seydo’yu da
alırlar. Seydo’nun arkadaşları bir araya gelir onu kaçırırlar. Ancak
küçük kardeşi Xıdır, Têmûr beyi öldürür Zerê’yî elinden kurtarır.” (5)
Elegez
dağlarındaki köylüler ve Saribulax köylüleri filmde rol alırlar.
Köylüler öyle içten katılırlar ki çoğu zaman film çekiminde olduklarını
unuturlar. (6) Çekimler sırasında ilginç olaylar gerçekleşir. Eski köy
adetlerine göre, bir kadın ‘namussuzluk’ yaparsa,
onu bir eşeğin sırtına bindirir, sokak sokak dolaştırır köylüler
arasında rezil ederlerdi. Senaryo gereği de Zerê’yi canlandıran oyuncu
Mareto Tadevosian’ı eşeğe bindirdikleri zaman, Kürt köyünde sokak sokak
gezdirirler, birkaç Kürt kadını, Zerê’yi canlandıran kadın oyuncuya
gerçekten de saldırırlar. Artık onun ‘kötü’ bir kadın olduğunu düşünürler. Onlara göre Zerê ‘namussuz’ bir
kadındır. Yönetmen ve çekim ekibi kadın oyuncuyu ellerinden zor
kurtarır ve köylü kadınları bunun bir film olduğuna inandırmaya
çalışırlar. Bu kadının bir artist olduğunu ve namussuz olmadığı
konusunda ikna ederler.
Zerê sessiz
bir filmdi. Ancak daha sonra Ermeni kompozitör Alexsandir Spendiarov
ilgisini Kürt kültürü üzerinde yoğunlaştırır ve filmi 1970 yılında sesli
filme dönüştürür. (7) Cesîmê Celîl ve kızı Cemîla Celîl gibi birkaç
Kürt, filmin yenilenmesinde, danışman ve yardımcılık gibi işlerde görev
alırlar. Bu filmin afişleri Erivan sokaklarını renklendirir. Film aynı
zamanda birçok değişik muhitte gösterilir ve büyük ilgi görür. (8)
Bu arada filmin öykü yazarı Hakop Gazaryan (1868-1926) daha önceleri 1921 yılındaŞems adlı
Kürt alfabesini, Ermeni alfabesinden çevirip yayınlayan kişidir. Bu
alfabe Ermenistan’da çıkarılan ilk Kürtçe kaynak özelliğini taşıyor.
Kürtlerin yaşayış, kültür ve davranışları konusunda derin bilgiye sahip
önemli bir kişi Gazaryan. Kürtler onaLazo derlerdi. (9) Aynı zamanda Tiflis şehrinde Kürt çocukları için okul açıp, bu çocuklara Kürtçe ders vermiştir.
1933 yılında Yezidi
Kürtler adlı başka bir film çekildi. Filmde Zinê adlı bir öğretmenin
karşılaştığı güçlükler vardır. Filmin rejisörlüğünü yapan G. Balasyanyan
daha sonra kaleme aldığı anılarında filmin çekimi konusundaki
görüşlerini dile getirir. (10) Bu iki filmde rol alan Zerê ve Zînê’nin
alınyazıları Kürt toplumunun geçirdiği toplumsal değişim ve değişimin
önündeki güçleri açığa çıkarması açısından da önem kazanmaktadır. Zinê,
üniversiteyi bitirdikten sonra öğretmen olur ve bir köye tayin olur.
Kürt çocuklarına anadillerini öğretmektedir, birçok kişi okula gider.
Ancak bazı kötü niyetli kişiler Zînê’nin köye gelişinden rahatsızdırlar.
Köyün şeyhi çoğu zaman bağırarak, "Bu
kız başımıza bela olmuştur,” der. Zînê ise tatillerde dahi, yaylalara
giderek orada okuma fırsatı bulamayanlara ders verir. Zînê üzerindeki
baskılar giderek yoğunlaşır. Bir gece ona saldırı düzenlenir. Ancak
ertesi gün Zînê korkusuzca çocuklara eğitim vermeyi sürdürür: A, B, C,
diye sesini yükseltir.
Filmin çekiminin büyük bölümü Mîrek adlı bir Kürt köyünde gerçekleşir. Burada da köy sakinleri filme büyük katkı sağlarlar.
Filmin çekiminin büyük bölümü Mîrek adlı bir Kürt köyünde gerçekleşir. Burada da köy sakinleri filme büyük katkı sağlarlar.
1948 yılında bu kez Sovyet
Ermenistan’ı Kürtleri adlı belgesel filmin çekimleri başlar. Bu filmin
senaryosu H. Koçeryan ve Heciyê Cindî adlı yazarlar tarafından kaleme
alınır. Sovyet sisteminin kurulmasından sonra, Kürt toplumundaki
değişimler bu filmle beyaz perdeye yansıtılır. 1959 yılında ise Ermenistan
Kürtleri adlı bir film daha çekilir. Bu filmin senaryosu Kürt yazar
Erebê Şemo’ya aittir. Rejisörlüğünü ise C. Jamharyan üstlenmiştir.
Filmde Ermenistan Kürtlerinin son 40 yılda yaşadığı ekonomik, sosyal ve
kültürel değişimleri konu alınır. Qanadê Kurdo gibi bazı Kürt
şahsiyetleriyle de söyleşi yapılır. Film yayla yaşamıyla başlar ve daha
sonra Elegez köylerine kadar uzanır, burada Kürtlerin yaşadıkları yeni
yaşamlar anlatılır. (11)
Bir
gün Kürt filmlerinin tarihi yazılırsa, bu dört filmden çokça söz
edileceğine inanıyorum. Yalnız Kürt sineması değil, bu filmlerin
içeriklerinde de, kadın, toplumsal cinsiyet ve namus konularının
işlenmiş olması oldukça ilgi çekicidir. Bu iki eser (Zerê ve Kurd-Êzidî)
aynı zamanda kadın, sınıflar ve ulusalcılık açısından araştırma yapmak
isteyenlere kaynaklık edecektir. (12)
Her
iki belgesel film Kafkasya Kürtleri, onların yaşam ve tarihlerinin
araştırılması bakımından önemli kaynaklardır. Bu filmler bu bölgedeki
Kürtlerin yaşamlarının araştırılması bakımından oldukça aydınlatıcı
içeriğe sahiptir. Ayrıca Ermeni ve Kürtler arasındaki, dostluk, komşuluk
ilişkilerini çok iyi biçimde anlatmaktadır.
1926 yılında çekilen Zerê ve 1933 yılında çekilen Yezidi Kürtler adlı filmlerde kadın, namus, tutucu ve gerici güçler gibi konular işlenmiş, 1948 ve 1959 yıllarında çekilenSovyet Ermenistanı Kürtleri ve Ermenistan
Kürtleri adlı filmlerde daha ziyade sosyalizmin kazanımları ve
Kürt-Ermeni dostluğu ön plana çıkartılmıştır. Bu filmler sadece
Ermenistan’da değil başka cumhuriyetlerde de gösterilmiştir. 1926-1959
yılları arasında Ermenistan’da çekilen ve Kürtlerin yaşamını sergileyen
bu dört filmin Kürt sinema tarihi açısından önemi büyüktür. Çünkü bunlar
Kürtleri konu edinen ilk filmler olarak kabul ediliyor. Bu filmler
diğer yandan, yıllar önce Kars yöresinden Ermenistan’a ve Gürcistan’a
göç etmek zorunda kalan Yezidi Kürtlerin alınyazılarına ve Kars Kürtleri
tarihine de büyük bir ışık tutmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bize Desteğinizi Yorum Yazarak İletebilirsiniz